4 Mart 2017 Cumartesi

Ticaret Nedir?

Ticaret malların/ürünlerin imalat sürecinden tüketimine kadar geçen vakitte, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alışı ve satışı mananında kullanılmaktadır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastırDeğiş tokuş yolu ile, mal ve hizmetler birbiri karşılığında takas edilir. Son zamanlarda ise artık değişim aracı olarak para kullanılmadan keşfedilmesi insanlık tarihinin erken dönemlerine dayanmaktadır. Pek çok tarihçi ticaretin, iletişimin doğuşunu takiben değiş tokuş yoluyla başlamış olduğunu düşünmektedir.
Ticaretin ortaya çıkış nedeni, insanın ihtiyaçlarını karşılama arzusudur. Üretimin ve kaynakların kısıtlı olmasından dolayı insan, kendinde olmayan mal veya hizmeti bir başkasından sağlamak istemiş, bunun için de kendinde bulunan mallar ile takas yapmaya başlamıştır. Daha sonra iş bölümünün gelişmesi ve ticari malların çeşitlerinin artması ile, ortak bir değişim aracına ihtiyaç duyulmaya başlamıştır. Böylelikle ekmekaltınfasulyeinci gibi mallar, para gibi bir değişim aracı olarak kullanılmaya başlamıştır.
Paranın bulguyu, ticaretin kolaylaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Taşımacılığın ve iletişimin de gelişmesi ile beraber ticaret bugünkü halini almıştır. Bu gelişim esnasında da içinde bulunduğumuz ekonomik sistem gelişmiş, ticareti tertip edici yasalar yapılmıştır. Son zamanlarda ticaret, ekonominin merkezinde bulunmaktadır

İlkel toplumlarda mal alışverişi, değiş tokuş / takas ticareti veya tabii alışveriş denilen, ürüne/mala karşı ürün/mal olarak yapılırken, gelişen çağdaş para ekonomisinde, ticaret, paraya karşılık mal/ürün alışverişi biçiminde yapılmaktadır. Ticaret kavramı öncelikle 15. asırda ortaya çıkmış, ancak 18. asırda uzak ticaretin ve şehirsel ticaretin gelişmesiyle ortaya çıkan tüccar birliği, ticarethane, ticaretçi veyahut ticari gibi kavramların arkasında kalmıştır. Bu ticaret şehir ve ülkeler arasıda olabilir.
Ticaret kavramı, günümüz ticaret eğitiminde kullanılan manası olan; “Malların ticaret yapmak emeliyle alımı ve tam bir işlem ve muameleye tabii tutmadan satımı (mal ticareti)”, şeklindeki tanımı ilk olarak 19. asırının başında kullanılmıştır. Rudolf Seyyfert’e göre mal ticareti; malın satışı, nakliyesi ve yine paketlenmesidir ve bu hizmetler ticaretin belirleyici temel işlevleridir.” Ticari işletmeler, bu temel işlevleri ve başka ticari faaliyetleri; a) sektörel, b) hudutlu veyahut tam olarak, c) kendi hesabına, d) bütün rizikolarını üstlenerek yapan kuruluşlardır ve bu kuruluşlar tedarik ve pazarlama ile ilgili işin uzmanlarıdır.
Hatıralan tanımlar ticaretin pazar ekonomisindeki özel mananını vermemektedir. Bu tanımlama, ticaretin pazar ekonomisindeki manası ile daha açık bir şekilde vermektedir: “Ticaret, çeşitli malların sunulduğu sürüm ve satış pazarı ile mal ve hizmet talebini karşılayan tedarik pazarının devamlı ve simültane işleyişidir.” (Schenk 2007, s. 16). Bu yüzden ticaret, diğer hiçbir ticari sektörde olmadığı gibi, pazar ekonomisinin temel unsurudur. Ticaret, soyut-düşünsel değil, somut hizmet ve ürün değişiminin gerçekleştiği pazarlar yaratır. Bu tanım, yerleşik ticaret ve mekâna bağlı olmayan fihrist üzerinden alışveriş ve sanal ticaret için de geçerlidir.
Bunların dışında, dar manada, ticaret yapan kuruluşlar dışında da, ticaret benzeri iş yapan kuruluşlar mal değişiminde bulunur. Bu kuruluşlara örnek; ticari temsilcilikler, komisyon kuruluşları ve komisyonculardır. 
Ticaret veyahut mal değişimi; malların değişik üreticilerden veya teslimatçılardan alınarak nakliyesinin yapılması, depolanması ve daha sonra, bir araya kazançlan malların bir işlemden geçirilmeden, ya toptan ticaret şirketlerine veyahut perakende ticaret ile uğraşanlara satılmasını kapsar. Ticaret ile ilgilenen kimse veya şirket normalde yalnızca kâr etmek emeliyle çalışır. Ticaretin serbest piyasa ekonomisindeki etkinliğinin gerçekleşmesi, mal pazarları, tedarik pazarları, rekabet pazarları ve iç pazarların işleyişi ve organizasyonu ile olasıdır. Bu, her ticaret müessesesi için aynıdır. İmalat işinden değişik olarak ticarette yeni mal üretilmez, ancak bir takım iş kollarında ürünler işlenerek geliştirilebilir. Ürünün zenginleştirilme işlemine tabi tutulması haricinde, ticaret sektöründe iş yapan bir kuruluşu, hizmet sektöründe iş yapan bir kuruluştan ayıran en büyük özellikler; malların depolanması, stoklanması ve sürüm şeklidir.
Mal ticaretinin yanı sıra, para, hizmet veya bilgi ticareti de yapılmaktadır. Ticaret, genelde, imalat sektörüyle (zanaat) veyahut hizmet sektörü ile (değerli kâğıt) irtibatlı olarak karşımıza çıkar. Genelde bir yerde az, başka yerde de çok olan mallar ile ticaret yapılır. Bunun sebebi de doğal kaynakların sadece bazı bölgelerde bulunması, üretim – tüketim ilişkisi ya da bir ürünün sadece bir yerde ve çokça üretilmesidir. Globalleşme ve toplum ihtiyaçları, ticarette, tedarik ve pazarlama uzmanlarının pazarlara uygun örgütlü bir şekilde çalışmalarını gerektirmektedir.
Hukuki olarak ticari ortakların anlaşmalar imza atmaları gerekmektedir. Ticaret yapan ortaklar arasında ticari ilişki bulunur. Ülke içinde yapılan iç ticaret ile ülkeler arası yapılan dış ticaret arasında farklılıklar söz konusudur. Avrupa Birliği içerisindeki ticari ortaklar arasında yapılan ülkeler arası ticaret AB-iç ticareti olarak kabul edilir. 
Uzun senelerden beri üretici ile tüketici arasında tüccarlar aracılığıyla gerçekleşen mal alışverişi ticareti alana getirmektedir. Ancak bu alış-veriş neticeninde dağılmış olan mallar, bizlere nasıl dağıldıkları ile ilgili bilgi vermemektedir. Tüccarlar, kültürel erken dönemlerde malların tedarikini ve taşınmasını ilk olarak denizaşırı ticaret altında yapmışlardır. Tüccarlar hammadde, işletme anaparası, yatırım ve tüketim malları gibi ticaret mallarının kuryeleri olarak malların nakliyesini kendi devletlerinde yapmadıklarından, mal erişimini da kontrol etmişlerdir.
Yüksek kültürlerin ve yeni devletlerin kurulması ile sıklaşan denizaşırı ticari ilişkiler, kültürel etkileşimin başlamasında da tesirli olmuştur. Yerel ve mahalli ticaret ilk olarak Orta Çağ’da başlamıştır. Orta Çağ’da başlayan bu ticaret, sağlam temellere sahip olup, tüccar ailelerin asırlık bilgi ve deneyimlerine dayanarak yapılmıştır. VenedikPisaCenovaFloransaMarsilya gibi ehemmiyetli şehirlerin kurulmasında da, bu sağlam temellere dayanan ticaretin ehemmiyeti ve rolü büyüktür.
Muasırlıkların bir yükselmesi bir gerilemesi yerel ve bölgeler üstü kartelleşmede dalgalanmalara kapı aralamıştır. Birbirinden çok değişik iki değerli taş zengini muasırlık arasında, İndus Vadisi Muasırlığı (Harappa Muasırlığı; MÖ 2600- MÖ 1900) ile Sümer Muasırlığı (MÖ 3500 - MÖ 2000) arasında asırlar süren, oldukça yoğun ticari ilişkiler yürütülmüş, ama; İndus Vadisi Muasırlığı’nın yıkılması ile Sümerlerin de hem iç ticaretleri hem de dış ticaretleri zarar görmüştür. Bu arada, Tunç Çağı döneminde, kıta Avrupa’sı ile Akdeniz Bölgesi ve Kuzey Avrupa arasında Kehribar Yolu üzerinden takas ticaretinin gerçekleştirilmiş olduğu ispat etmiştir.
Antik Çağ’da, batıda Antik Yunan ve Roma Muasırlıkları, uzak doğuda Çin Muasırlığı gibi yeni ve birbirinden çok farklı imparatorluklar heyetmiş ve böylelikle Avrasya ekseninde denizaşırı ticaret yoğunlaşmıştır. Bu ticaret Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa'ya kadar uzanan ve dünyaca tanınmış ticaret yolu olan İpek Yolu üzerinden gerçekleştirilmiştir. Batı ülkeleri Çin’den satın aldıkları İpeği, İpek yolu üzerinden taşımışlardır. Bu vaziyet bize İpek Yolu üzerinde gerçekleşen kıtalararası alış-verişin bir delilidir. Ancak, Avrasya ekseninde olan Kavimler Göçü, ticaretin temelden sarsılmasına kapı aralamıştır. Hem de Roma İmparatorluğu’nda merkezi otoritenin çökmesine ve bununla beraber başlayan çözülmeler ile de bir hayli şehrin yıkılmasına bile kapı aralamıştır.
Orta Çağ’da Avrasya bölgesinde yeni imparatorlukların kurulması ve var olan imparatorlukların güçlenmesi ile denizaşırı ticaret yine ivme kazanmıştır. Bu dönemde, eskisine göre daha yoğun ve sistemli yapılan ticaret, Avrupa’nın gelişmesinde ve yalnızca kıtasal bir bölge olmaktan çıkıp, bir merkez haline gelmesinde tesirli olmuştur. Orta Çağ’dan Yeni Çağ’a giriş döneminde, Avrupa’nın deniz ticareti, Venedik, Cenova, Hansa Şehirleri gibi şehir devletlerinin kontrolünde olup, bu şehirlerde yaşayan köklü tüccar aileler tarafından yapılmaktaydı. Sosyolog Ferdninant Tönnies’e göre, dönemin denizaşırı ticareti ile ilgilenen tüccarlar, ananesel ilişkilere yararcılık düşüncesini getirmiş ve bu düşünce sisteminin tüm toplumlara mal edilmesini sağlayan meslek gurubuna ait kişiler olarak kabul edilmişlerdir. Bu manada, tüccarların oluşturduğu loncalar büyük bir ehemmiyet kazanmıştır.
Pusulanın buluşu ile denizcilik gelişmiş ve ticaret yolları ehemmiyetini yitirmeye başlamıştır. Osmanlı’nın ve diğer ülkelerin ticaret yolları üzerindeki denetimi ve uyguladığı yüksek vergiler hasebiyle Avrupalılar, Asya’ya daha ucuza erişebilmek ve oradan baharat ve benzeri maddeleri daha ucuza ve daha hızlı taşıyabilmek için yeni ticaret yolları aramaya başlamışlardır. Bu amaçla 15. ve 16. yy.larda coğrafi bulgular başlamıştır. Kristof Kolomb (1451–1506) kısa yoldan Hindistan’a erişmek emeliyle yola çıkmış, ancak Hindistan yerine Amerika kıtasına varmıştır.
Ortaçağ’da otarşinin gelişimi ile Avrupa’da bir takım şehirler kendi paralarını bastırmış, localar ve esnaf birlikleri sayesinde oluşturulan piyasa düzeni ile her şehirde olağandışı işleyen şehirsel perakende ticareti başlamıştır. Bu gelişmeler, ticaret hükümdarları olarak nitelendirilebilecek Fugger, Welser, Paumgartner ve Alman Tucher ailesi gibi büyük ve önemli aileler tarafından gerçekleştirilmiştir. Ticaret, endüstri devriminin başlaması ile Perakende Ticaret ile Toptan Ticaret olarak ikiye ayrılır.
Ticaret müesseselerinin ve bu müesseselerin faaliyetlerinin ve biçimlerinin incelendiği “Ticaretin Müessesesel Tarihi”ni, “Ticaretin Düşünce Tarihi’nden ayırmak gerekir. Ticaretin Düşünce Tarihi ananesel olarak “Ticaretin Dogmatik Tarihi” olarak da nitelendirilir; ancak bu kavram pek uygun değildir. Bunun sebebi, ticaret konusunda yeni fikirler geliştirilmesinde dogmatik teorilerin değil, yeni, uygulanabilir ticari bilgi ve yeni ticaret tekniklerinin ele alınmasıdır. Ticaretin Düşünce Tarihi, bu arada, sikkelerin ve diğer değer kriterlerinin gelişiminden, çifte defter tutmaya ve beynelmilel ticari irtibatların internet üzerinden kurulmasına imkan veren çağdaş teknolojinin ticarette kullanımına kadar olan geniş bir inceleme alanına sahiptir.
Ticaretin toplumsal manası aslında fazlasıyla çok istikametli bir konudur ve ilk tüccar eğitiminden, genel refah düzeyinin artmasına, ticari ilişkiler ve ödemeler için hukuk kaidelerinin sistemleştirilmesinden, çağdaş manada “Tüketimin Demokratikleştirilmesi”ne kadar bir hayli alana uzanmaktadır. Çünkü matbaanın buluşuna kadar yalnızca din adamları, asillerin bir parçası sayılmış, okuma, yazma ve hesap yapmayı öğrenebilmişlerdir. Yerleşik perakende ticaretinin sunduğu çok çeşitli ürün seçenekleri ve daimi yeni ürünlerin hayatımıza geçmesi yalnızca tüketim tarzımızı değil, bu arada toplumsal hayatı da büyük ölçüde etkilemiştir. Şehir içindeki küçük ve orta ölçekli mağazalar, görkemli, lüks ve büyük alışveriş merkezleri veyahut şehir dışlarında kurulan ucuz alışveriş merkezleri bu vaziyete örnek olarak gösterilebilir. Uzun yıllar süresince bir alışveriş merkezi şirketler grubunun kullandığı “Dünyamıza Konuk Olun” sloganı “ticaretin kültürel işlevini” çok iyi yansıtmaktadır. Avusturyalı ekonomist Karl Oberparleiter’in dediği gibi: “Tüketim mallarına, her kültürden insanın direk erişmesini sağlamak”.

Ticaret Dilleri

Denizaşırı Ticaret ile uğraşan tüccarlar, başka halkalar ve tüccarlar ile anadilleri ile iletişim kuramadıklarından, ticari ilişkilerde kullanmak emeliyle iki tarafın da anlayabileceği çeşitli diller oluşturmuşlardır. Bu diller; ya Farsça veya Orta Batı Afrika’da kullanılan, Afro-Asyatik dil olan Hausa gibi bölgeler üstü ehemmiyete sahip veyahut Pidgin olarak adlandırılan, yalnızca ticarette kullanılan ve bir anadil olma özelliği taşımayan yardımcı dillerdir. Hint – Avrupa dil ailesinin alt birimi olan Roman dilinden türetilen ve bu dil ailesine ait olmayan dillerle, bilhassa Arap dili ile ticaret yapabilmek emeliyle oluşturulan Lingua Franca olarak da bilinen Sabir dili ve Rusça ile Norveççeden oluşturulan ve bir Pidgin dil olan Russenorsk bilinen ticaret dilleridir.

Modern Ticaret

Ticaret, milli ekonomide belirleyici bir hacme sahiptir. Aynı vakitte, bir ülke veya AB gibi ülkeler topluluğunun hudutları içerisinde gerçekleşen İç Ticaret, ülkelerin birbirleri ile yaptıkları hudut ötesi ticaret olan Dış Ticaret ve Transit Ticaret ile aynı öneme sahiptir. Malların yurtdışına satılmasına İhracat, yurtiçinde yabancı malların satılmasına ise Dışalım denmektedir.
İç Ticarette, Toptan Ticaret ve Perakende Ticaret olmak üzere iki tür vardır. Toptan Ticaret yapana toptancı, perakende ticaret yapana da perakendeci denir. Toptancılar, üretici ve perakendeci arasında aracılık yapan, depolama, taşıma, dağıtım gibi faaliyetlerle uğraşan büyük ölçekli işletmelerdir. Perakendeciler ise malları küçük miktarlar halinde satan işletmelerdir. Perakende ticaret, malların direk doğruya tüketicilere satılmasıdır. Bunlar müşterilerin alım kapasitesine, bağımsızlığına, müstakil ve ticari anlaşmalara bağlı ticarete göre belirlenmektedir. Ticaret eyleminin yerine bağlılık konusunda da Sabit Ticaret, Portatif Ticaret ve Elektronik Ticaret ( E-Ticaret) olarak birbirinden ayrılmaktadır.
Bir ülkede, ihracat ithalattan fazla ise dış ticaret fazlasından söz edilir. İhracatın bir ülkeye katkısı, ülkeye para akışını sağlamasıdır; ancak mahzuru ise, ihracatın yapıldığı ülkelerin ekonomik esenliklerine olan bağlılıktır. Bundan dolayı, bir ülkede olan bir ekonomik kriz diğer bir ülkeye sıçrar. Ucuz işgücü ülkelerinden yapılan ithalatın muğlâk tesirleri vardır: Bir taraftan ülke içinde tedarik ucuzlar; ancak diğer taraftan da rekabet eden yerli üreticiler pazardaki yerleri kaybedebilirler.
Ülkede ithalatın ihracattan fazla olması vaziyetinde da dış ticaret açığı ortaya çıkar. Ülkede bulunmayan ürünlerin dışarıdan tedarik edilebilmesi ithalatın temel olarak sağladığı avantajdır. Sözgelişi; Bir ülkede bulunmayan hammadde ve ülkede yetişmeyen meyvelerin başka yerlerden getirtilmesi gibi. Ancak, başka ülkelere ve onların teslimatlarına bağımlı vaziyette olmak ithalatın en büyük dezavantajıdır. Bu vaziyet, bilhassa, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) petrol imalatını ciddi bir şekilde azaltması ve patlak veren petrol krizi ile oldukça barizleşmiştir.
Dış Ticaretin mananını ve sağladığı kazançları izah etmek için, bir yandan teknolojik farklılıklar ya da kaynak donanımından (Heckscher-Ohlin-Theorem) dolayı karşılaştırmalı üstünlükler konsepti, diğer yandan da daha bitirmemiş rekabet ve dış ticaret ile alakalı kuramlar ön tasarıya çıkar.
İç Ticaret’in mananını ve önemini izah etmek emeliyle birçok konsept geliştirilmiştir. Bunlardan en önemlileri; iş bölümü konsepti, karşılaştırmalı fiyat avantajı kuramı, karşılaştırmalı yarar avantajı kuramı, ticaret işlevi kuramıdır.
Çağdaş ticaret, genel manada köklü yapısal değişimlere uğramakta ve ekonomi alanında başka hiçbir alanda görülmeyen bir dinamik oluşturmaktadır (Ticarette değişim). Son on sene içinde, makro ekonomik ticari dinamikler, aşağıdaki köklü değişimleri yaşamıştır.
  • Ekonomi alanındaki değişim (işbirliği, birleşme, rasyonalizasyon, işletme karşılaştırması ve işletme danışmanlığı, selfservis)
  • Teknoloji alanındaki değişim (Teknikleşme ve bilgisayarlaşma, çağdaşlaşma ve elektronik ticaret)
  • Organizasyon konusunda değişim (işletmesel, işletmeler arası ve işletmeler üstü yine organizasyon)
  • Bilgi alanındaki değişim (elektronik ortamda bilgi imalatı ve idaresi, elektronik medyanın işletme içi ve işletmeler arası kullanımı)
  • Sosyal alandaki değişimler (sosyal bütünleşme, esneklik ve kooperatif idare şekli)

Ticarette Etik

Tüm beşeri işlerde olduğu gibi, ticarette de ahlaksal bakış açıları tartışılmaktadır. Sosyal ve ekolojik olarak kabul edilebilir bir model olarak karşımıza çıkan Adaletli Ticaret (Fair Trade) bu vaziyete örnek olarak gösterilebilir. Adaletli ticarette, üreticiden tüketiciye varıncaya dek bütün ticari evreler, ahlaksal bir bakış açısı ile değerlendirilir; bilhassa de, gelişmekte olan ülkelerde, tarım üreticilerinin adaletli bir bedel almaları gözetilir. Ancak, Adaletli Ticaret kavramı, normal ticaretin adaletsiz veya daha az adil ticaret olarak idrak etmesine sebep olabilir, böylece ticarete karşı olan “önyargı ananesinin” devam etmesine kapı aralar.
Kuşkusuz, modern ticaret yönetiminde, pazar katılımcılarını (alış ve satış) belirlemek ve onların kararlarında tesirli olabilmek emeliyle başarılı önlemler alınmakta, psikotaktiksel ve stratejik pazarlama teknikleri kullanılmaktadır. Raflarda malı rahatça alabilmek için bırakılan boşluklar, kelepir mal reyonları, büyük alış-veriş sepetleri, sakinleştirici fon müziği ve günlük hayatta karşılaştığımız bunlara benzer birçok durumda, satış oyunları etik olarak düşünülemez, aksine kısıtlayıcı bir güdümleme olarak kabul edilir. Satın alma, tuzaklar ve hilelerle değil de, alıcıyı ikna etme yolu ile veya alıcının özgür istemi ile verdiği karar doğrultusunda gerçekleştiği sürece etik mevzubahis olur.

Globalleşme bağlamında ticaret

Son zamanlarda, dünya ticareti, karşımıza globalleşme bağlamında çıkmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü önderliğinde, Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması ile gümrük engelleri kaldırılarak serbest mal ve hizmet akışı teşvik edilmektedir. (Anlaşmanın emeli: Dışalım vergilerini azaltmak, uluslararası ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmak ve ticarette ayırımcı uygulamalara bitirmek, bkz. Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması). Ancak, bu serbest ticaret siyaseti tartışmalı bir konudur. Globalleşme eleştirmenleri, bu durumda, az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerinin mağdur duruma düşürüldüğünü ve ülkelerin mülki yönetimlerinin de ihlal edildiğini (bağımsızlık kaybı) görmektedirler.
Kuramın yanı sıra deneyimler de uluslararası mal değişiminin refah düzeyini artırdığı ispat etmiştir. 1950’li yıllardan beri dünyada fakirlik ve açlık tehdidi altında olan insanların sayısında devamlı bir düşüş yaşanmıştır. Serbest ekonominin temel düşüncesi çok çeşitli olsa da vakit içerisinde yaşanan krizler, rüşvet ve devletlerin müdahaleleri ile kısıtlanmıştır. Ticarete müsaade etmek yerine, bir hayli alan, serbest ticaretin avantajlarına odaklanmaktadır. Bir takım ekonomiler, üçüncü dünya ülkelerinin yalnızca gelişim fonlarından yapılacak başlangıç yardımı ile birinci dünyaya yükselme (ilerleme) sağlanabilirdi. Buna göre, ilk önce altyapının oluşturulması ve halkın parasının biriktirilmesi gerekir.
Son zamanlarda globalleşme düşüncesi iç ticarette de yer edinmiş vaziyettedir. Ülke içerisinde sıkı rekabet düşüncesi, çağdaş erişim ve nakliye imkanları, emin ödeme ilişkileri ve dünyayı çevrelemiş olan internet ve iletişim ağı, milli toptan ve perakende ticaret holdinglerinin dünya genelinde daimi daha fazla yeni pazarlara girmesini sağlamaktadır. 80’li senelerde ortaya çıkan uluslararasılaşma dönemi (komşu yabancı ülkelerde filolar kurmak), beynelmilel çalışan büyük kuruluşların globalleşme dönemine geçişi olmuştur.Arkadaşlar.

E-ticaret

1995 yılından itibaren artan internet kullanımına paralel Elektronik Ticaret ya da popüler isimiyle e-ticaret, ticaretin web ve diğer elektronik ortamlarda yapılmasına olanak tanıyan platformdur. E-ticaret ürün ve sunulan hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta, dağıtım ve ödeme işlemlerinin internet üzerinden yapılmasıdır. Elektronik Ticaret reklam ve pazar araştırması, sipariş ve ödeme, teslimat olmak üzere üç mertebeden oluşur.
Son yıllarda hızla yaygınlaşan internet, elektronik ticareti, ticari işlemlerin yürütülmesinde yeni, hızlı, kolay ve etkin bir araç haline dönüştürmüştür. Tüm dünyada ticaretin serbestleştirilmesi çalışmaları dahilinde, son on senede yaşanan bilgi iletişimini kolaylaştıran, hızlandırılan ve daha güvenli hale getiren teknolojik gelişmelerle beraber e-ticaret her geçen gün daha da popüler olmaya devam ediyor.
Bu gelişmeler ile beraber bankalar sanal ödeme araçlarını geliştirerek internet üzerinde kredi kartı ile yapılan alışverişler artık çok daha emin hale gelmiştir.

Ticaret yolları

Ticaret yolu kavramı ile Antik Çağ’da yapılmış olan belli daha önceki sokaklar belirtilmektedir. Bu yollar ülkeler arası rotalar olup, ticaret mallarının nakliyesi için kullanılmıştır. Konumuzda asıl anlatılan şey, yolların nasıl yapıldıkları ve sağlamlıkları ile değil, daha çok ticaret ile alakalıdır. Yolların tanınmışlık dereceleri, kullanımları ve isimleri onları ayıran özelliklerdir.
Ticaret yolları, normalde işlenmemiş yollar idi ve ilk olarak Roma döneminde taşlar ile döşenip sağlamlaştırılmıştır. Rotalar, genelde ya dağ sırtlarında ya da yamaç boyunca ilerleyen su kanallarını izlemiştir. Yolun bir bölümünün bozulması halinde bozulan yerin hemen yanından ya da takriben yüz metre ötesinden yola devam edilmiştir ki bu yol yola kıvrımlı bir nehir görüntüsü vermiştir. Erişim genelde yük hayvanları ya da atlar pahalı olduklarından öküzler tarafından çekilen tahta arabalar ile yapılmıştır. Dağlarla kaplı bölgelerde oluşturulan patikalar ve havanın çok soğuk olduğu bölgelerde donmuş nehirler ve göller bu arada ticaret yolu olarak kullanılmış, akarsu engellerini aşmak için ırmakların geçit yerleri kullanılmıştır.
Ortaçağ’da kullanılan ticaret yollarının işlenmemiş ve sağlam olmamaları, tahta arabaların tekerleklerinin daimi çıkmasına ve millerinin kırılmasına kapı aralamıştır. O vaktin kaidelerine göre bu tür vaziyetlerde yere dökülen mallar, döküldükleri arazinin sahibinin malı olarak sayıldığından ehemmiyetli bir gelir kaynağı haline gelmiştir. Dolayısıyla, yolların bozuk olması ve yol bakımı ile kimse ilgilenmemiş, hem de bazı mülk sahiplerinin, arabaların devrilmesi için yolları maksatlı bir şekilde daha çok bozduklarına inanılmıştır.
Köprü, geçit ve vaha gibi kesişim noktaları, şehirleşmenin orijini olarak sayılmaktadır. Ticaret yolları ağı üzerinde bulunan Kervansaraylar, misafirhaneler, şose haneleri ve daha sonra ortaya çıkan postaneler gibi bazı tesisler, malları taşıyanlar için ayrı bir öneme sahip olmuştur. Bu tesisler geceyi güvenli bir şekilde geçirmek, yeme ve içme ihtiyaçlarını karşılamak, dinlenmek ve konvoy ile sürücü değiştirmek için kullanılmıştır.
Dünyanın en uzun ve belki en ünlü ticaret yolu İpek Yolu’dur.

Ekonomi Nedir?

Ekonomi; imalat, ticaret, dağıtım ve tüketim, dışalım ve ihracattan oluşan insan etkinliğidir. İnsanın ihtiyaçlarını karşılamada yapılan her türlü faaliyeti içerir.


Ekonomi belli bir bölge içindeki ekonomik sistemden oluşur. Bu sistem o bölgedeki işgücünü, anaparayı, natürel kaynakları; imalat, ticaret ile dağıtımda rol alan ekonomik kuruluşları ve o bölgedeki mal ile hizmetlerin tüketimini içerir. Bir ekonomi teknolojik evrim, tarih ve sosyal organizasyon ile coğrafya, natürel kaynaklar, gelir ve ekoloji gibi ana etkenlerin birleşmesiyle oluşur.

Ekonomi sözcüğünün; "oikia" (Yunanca: hane) ve "nomos" (Yunanca: kaide) köklerinden gelir, "ev idaresi" mananındadır.

Tüm meslekler, kuruluşlar veya ekonomik faaliyetler ekonomiye katkıda bulunur. Tüketim, tasarruf ve yatırım ekonominin çekirdek öğelerindendir ve pazarın balansını belirler. Ekonominin birincil, ikincil ve üçüncül olmak üzere üç sektörü mevcuttur.

Tarih süresince toplumlar karmaşıklaştıkça ekonomi de gelişmiştir. Sümerler mal paraya dayanan büyük ölçekte bir ekonomi oluştururken, günümüzdeki manasıyla ilk ekonomiyi Babilliler ve komşu şehir devletleri kurmuştur.

3 Mart 2017 Cuma

Mercedes, ABD'de 354 bin aracını geri çağırıyor!

Şirketten yapılan izahta, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'deki bir takım modellerin marş motorunda bir mesele olduğu bildirildi. İzahta, marşa basma işleminin birkaç sefer tekrarlanıp motorun çalışmaması vaziyetinde bunun motor parçalarında erime veya alev almaya kapı aralayabileceği belirtildi. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ'de geri çağırılan 354 bin aracın arasında Mercedes'in 2015-2017 senelerinde üretilen C-Class, E-Class, CLA modelleri ve bir takım GLA ve GLC tipi SUV araçlar bulunuyor. Şirket, bu ay içinde mevzubahis araçlarını kullanan müşterilerine erişip, parça değişiminin mahalli bayiler tarafından yapılacağını bildirdi.